Yumurtalık dokusu içinde gelişen içi genellikle sıvı ile dolu olan keseler, yumurtalık kisti olarak adlandırılır. Yumurtalığın menstruasyon (adet) döngüsü içerisinde gerçekleştirdiği normal işlevler sırasında folikül kistleri gibi bazı küçük yapılı kistleri geliştirmesi olağan bir durumdur ve bunlar üreme hazırlığı süreçlerinin bir parçası olabilir. Bu tür kistler genellikle küçüktür ve süreç içerisinde kendiliğinden kaybolur. Ancak bazı durumlarda kistler kendiliğinden yok olmaz ve hatta sürekli büyüme eğilimi gösterebilir. Bu kistler kötü veya iyi huylu olabildiğinden mutlaka ileri araştırma gerektirir. Aynı zamanda iyi huylu kistlerde dahi büyüme ile birlikte patlama (rüptür) veya yumurtalığın kendisi etrafında dönmesi (torsiyon) gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle takiple küçülmeyen kistlerin türü tam olarak belirlenmeli, kanser ihtimaline yönelik araştırmaları yapılmalı ve risk oluşturan kistler cerrahi operasyon yardımıyla çıkarılmalıdır.
Yumurtalık kistlerinin büyük bir kısmı kadın üreme sisteminde normal adet döngüsünün bir parçası olarak düzenli olarak oluşup görevini tamamladığında kaybolan kistlerden oluşur. Fonksiyonel kistler olarak adlandırılan ve doğal süreçlerin devamlılığı için gerekli olan bu kistler yalnızca doğurganlık çağında görülürken menopoz sonrasında ve çocukluk çağında görülmesi mümkün değildir. Fonksiyonel kistlerin dışında kalan kistler ise patolojik kistler olarak adlandırılır ve kötü huylu kistler genellikle bu gruba giren kistlerden oluşur.
Yumurtalıklarda her ay yumurta olgunlaştırma süreci içerisinde folikül adı verilen küçük kistler oluşur. Bu süreçlerdeki herhangi bir aksaklık yumurtalıkta kist oluşumuna neden olabilir. Genellikle ağrıya neden olmayan ve zararsız olan fonksiyonel kistlerin iki veya üç adet döngüsü içerisinde kendiliğinden kaybolması beklenir. Fonksiyonel kistler kendi içerisinde folikül kistleri ve korpus luteum kistleri olmak üzere iki alt türe sahiptir.
Adet döngüsünün ortasına denk gelen günlerde bir yumurta hücresinin folikül içerisinden dışarı atılması ve fallop tüpüne doğru ilerlemeye başlaması gerekir. Ancak herhangi bir sorun nedeniyle folikül çatlamadığında içindeki yumurta hücresini bırakamaz ve folikül kisti halinde büyümeye devam eder. Yumurtalıklarda görülen ve çoğu iyi huylu olan basit kistler genellikle bu şekilde oluşur.
Folikülün çatlayarak yumurta hücresini bırakmasını takiben kalan folikülün küçülerek östrojen ve progesteron hormonlarını sentezlemeye başlamasının ardından folikül, korpus luteum adını alır. Korpus luteumdan yumurtanın döllenmesi halinde gebeliğin başlayabilmesi için gerekli hormon salgıları devam ettirilir. Yumurtanın dışarı bırakıldığı boşluk bazı durumlarda tıkandığında ise içerisinde sıvı veya kan birikimi söz konusu olur ve böylece korpus luteum kistleri meydana gelir
Yumurtalıklarda oluşan ve menstrüel (adet döngüsüne ilişkin) süreçlerle ilişkili olmayan kistler, patolojik kistlerdir. Patolojik kistlerin ağrı, kanama ve üremeye ilişkin sorunlar gibi komplikasyonlara yol açma olasılıkları fonksiyonel kistlere oranla daha yüksektir. Dermoid kistler, çikolata kistleri (endometrium kistleri) ve kistadenomlar bu grupta yer alır. Özellikle dermoid kistler ve kistadenomlar çok büyük boyutlara ulaşarak yumurtalıklarda torsiyon (bükülme) oluşturarak kan akımını engelleyip ciddi komplikasyonları beraberinde getirebilirler.
Yumurtalıklarda yumurta üretiminden sorumlu olan germ hücrelerinden köken alan dermoid kistler, tıpta teratom olarak da adlandırılır. Kese benzeri yapılar olan ve nadir olarak kötü huylu olduğu görülen bu kistlerin içeriğinde yağ, deri, saç, diş gibi farklı dokular yer alabilir.
Rahim iç yüzeyini kaplayan endometrium tabakasına ait hücrelerin rahim dışındaki bir bölgeye yerleşerek doku geliştirmesi, endometriozis adı verilen hastalığı meydana getirir. Bu dokuların yumurtalık yüzeyinde oluşması halinde ise endometrium kistleri veya halk arasındaki adıyla çikolata kistleri meydana gelir.
Yumurtalığın yüzey kısmındaki hücrelerden oluşan kistadenomlar sıvı veya mukus benzeri içeriğe sahip olabilen kistlerdir. Bu tip kistler çok büyük boyutlara ulaşabilir.
Cinsel ilişki sırasında kadın yumurtasının erkek üreme hücresi spermle döllenmesiyle başlayan süreç şeklinde tanımlanan gebelik (hamilelik) ortalama 37-40 hafta sürmektedir. Doğum kontrol yöntemlerine başvurulmayan cinsel birlikteliklerde hamilelik ihtimali artar.
Riskli gebelik ya da yüksek riskli gebelik; gebelik öncesi ya da gebelikte ek bir hastalığı olan veya taramalarda düşük riski veya bebekte sakatlık riski çıkan gebeliklerdir
Normal vajinal doğum yapılamayan durumlarda başvurulan yöntem, sezaryen doğumdur. Normal doğum düşünülen durumlarda acil olarak sezaryene geçiş yapılabileceği gibi doğum öncesi planlama yapılarak da sezaryen kararı alınabilir. Doğumdan önce sezaryen yapılacağı kesinleşmiş ise işlemin yapılacağı tarih ve saat belirlenebilir.
Sezaryen doğum, ameliyathane koşullarında ve anestezi altında gerçekleştirilen bir doğum tekniğidir. Bu işlemde önce karna, sonra rahme kesi uygulanarak bebeğin anne karnından çıkarılır. Daha sonra kesi yerleri dikiş ile kapatılarak doğum tamamlanır.
ajinal akıntı, vajina ve rahim ağzındaki küçük bezlerden salgılanan sıvıdır. Bu sıvı, vajinayı ve üreme sistemini temiz ve sağlıklı tutarak eski hücreleri ve kalıntıları temizlemek için her gün vajinadan sızar. Östrojen seviyelerindeki normal değişikliklerden vajinal akıntı meydana gelebilir
Vajina sarkması, vajinanın etrafındaki kas, bağ dokular, pelvik organları ve dokuları yerinde tutan sinir, kas dokularının zayıflamasıyla kopar ve vajenden dışarı sarkmalar meydana gelir. Normal doğum yapmak, östrojenin yetersiz gelmesi, yaşlılık gibi sebeplerden ortaya çıkmaktadır
Tedavi edilebilen cinsel yolla bulaşan hastalıklar: Sifiliz, bel soğukluğu, klamidya ve trikomoniyazdır. En sık görülen seksüel geçişli 4 hastalık ise; hepatit B, herpes simplex, HIV (AIDS) ve HPV tam olarak tedavi edilemez